22 Aralık 2007 Cumartesi

AL BAKALIM MİSKETLERİNİ


Çuvallamış yaşamların ortak sözcüğü al misketlerini ver bebeklerimi... Oysaki çoktan verilmiştir bebekler bu sözü söyledin de ne oldu...Son sözü söyledim edasıyla, olsaydı bir kapı birde o kapıyı çarpardın değil mi?...Olmadı birde camdan birşeyler fırlat duvara ... Kırılıp dökülme evresinde nekadar şey kırsam kardır mantığı ile süzülsün nefretin dört bir yana ... Attın mı son sözü söyledin mi kırdın mı vazoları ...Oh tamamsındır işte sen şimdi olmuşsundur sahneni sonlandırmışsındır...PALAVRA...İçinde yanan yangınları söndürecek halin bile yok senin. Görselliğe katmışsın gücünü içsel hiçbirşeysin aslında...Sen içinde bitirdin mi ondan haber ver ...Anladım şu an aradığımız yaralı kalbe ulaşamıyoruz çünkü o ardına bile bakmaya cesareti olmadan gidiyor...kaçıyor...kaçtııı... gittii....ama bitiremedi.....


Devamını okuyun...>>

18 Aralık 2007 Salı

GERİYE DÖNMEM ARTIK

Yani öyle Mustafa Sandal hayranı biri değilim ama son albümünde bir iki parçanın sözleri cidden güzel.En azından öylesine yazılmadığı bazı hislere tercüme olduğu belli..Bende paylaşmak istedim...
GERİYE DÖNMEM ARTIK
Vakti dolmadan gelde sor bana
Nasıl bittik anlamsız
Anlatırdım
Pekde zor ama merak ettiysen
Bilki bende çok acılar yaşadım
Belki bunlar tesadüf değil
Belkide çok anılar yaşadık
Sanki onlar bizdik
Geriye dönmem artık
Birşeyler koptu içimden
Zamanla
İsteme boşver yanlış
Kendimi kandıramam ben bir daha




Devamını okuyun...>>

KABUL ETTİM



Devamını okuyun...>>

OYUNA GELDİK KALBİM


Çok uzun zaman değil daha biraz evvel gene, yine, yeniden iğneler batarak kalbim olması gereken yerde yorgan iğneliği olduğunu düşündürdü bu sızılar bana...Bazı taraflara saplananlara camlarda karışmış sanki...Sanki dersin ben bir yorgancının camekanından içeri düştüm camla karışık o iğne yumağı kalbimin olduğu sol tarafıma battı.
Kımıldayamıyorum nefes bile alamıyorum bir dostum acın daha sıcak ondan böyle çok fazla hissediyorsun dedi....Bir süre sonrada boşluk evresi başlıyacakmış ...Boşluk evresini atlattım diye sevinmemek lazım mış çünkü ondan sonrada nefret etme ve kızma evresi gelicekmiş derken özleme evresi...Ne yaşarsak yaşayalım ne kadar acısını yaşarsak yaşıyalım o en kötü anları siliyor beyin ve güzel olanlar anımsanmaya başlıyor...Hani birde yas evresi olsa diyicem ölü matemi var üstümde...
Tanrım tereyağındaki kıl olmak istiyorum kolayca sıyrılmak adına ...Biliyorum şu an mutlu değilim tüm geriye dönüp bakmalarım ondan sebep...Kalbime bir neon ışıklı kayan yazı taktırıcam...Ben ve kalbim oyuna geldik... Belki canımı yakmaktan vazgeçerler değil mi?...Peeeh! buda alın ben kurbanlık koyun demek gibi bir şey oldu...En iyisi Uludağda karlara yüzü koyun kendimi atmak en azından soğuk iyi gelir....
Agnus...


Devamını okuyun...>>

27 Kasım 2007 Salı

UYUMAK








Devamını okuyun...>>

25 Kasım 2007 Pazar

EGE YE DAİR...

Dikkat ettim kim sıkılsa kim emeklilik hayalleri kursa bir Ege ye yerleşme, kaçma, sığınma durumları içine giriyor...Olmaz durun orası benim sığınağım....Ben önceki hayatımda sanırım Egede yaşadım ...Tabiii öyle bir olgu varmı bilmiyorum içsel bir tanımlama bu....Denizin kenarında durup kar beyazı elbisemle kıyıya vuran denizin akşam üstü esintisiyle huzur buluyormuşumda geri dönüp baktığımda penceresinde tülleri uçuşan evimden gelen mis gibi çiçek kokularıyla ben sanki günü selamlıyormuşum o hayatımda ya da bu benim Egeyi mekan seçmeme avuntu sağlayan kendimce yarattığım içsel birşey ...Evet gidicem bilmediğim Alaçatı mı olur yoksa başka bir yermi bilmem yerleşicem, yaşlanıcam, ölücem...Mümkünse küllerimi bile Egeye savursunlar okadar derin bir bağlılık hallerindeyim...Benim sığınağım orası herkes kendine başka bir yer seçsin ....Yoksa hayallerin boşluktaki kirliliğinden gitmeden Egeyide kirleticez...Ben söyliyim önce ben hayal ettim çekin hayallerinizi üstümden ....Bir rahat nefes alalım Egeye dair...

Agnus...



Devamını okuyun...>>

ÇOCUKÇA NEŞELER


Hangi kitabın sayfaları arasında kaldın sen çocukça neşelerim...Elimde kalanlarla bir yere varılmaz tez çık nerdeysen bul beni...Hani bazen bir anı gelir akla çocukluğa dair kimi zaman gülümser kimi zaman hüzünleniriz...Nezaman bir neşe sarsa içimizi çocuklar gibi şendim diye anımsarız...Hayatın her dönemi yaşanılasıdır da çocukluk gibisi varmıdır ki...En çok ne verseler mutlu olurdum bir dondurma, bir elma şekeri yada bir bebek...Çok renkliydi hayat o yıllarda ....Deniz ve gökyüzü mavilerden en güzel maviydi.Evimizin bahçesi en güzel yeşildi ...Kışın kar yağdığında taneleri avucumun içi kadar büyüktü...Hep yazın yüzerken koca elli bir kız olup kürek gibi suları bir o yana bir bu yana atmak isterdim hatta sırtımda yelkenlim bile olabilirdi...Gökkuşağını gördüğüm ilk günü anımsarım sihir gibiydi sanki...Kim çizmişdiki bu resmi gökyüzüne....Uçan balon merakım, patates cipsi sevdam, sakız yutmadaki rekorum ve bir elimden annem bir elimden babam tutupta yollarda salınırkenki neşem....
Birini anımsayınca patır patır mısır patlağı gibi zihnimden kalemime dökülen neşeli şarkıdır çocukluğum...Tadı gevrek tuzlu , görüntüsü gökkuşağından renkli çocukluğum....
Kadın olmanın entellektüel tek yanı sorgulamayı, görselliği beyinde çözünürlülük sağlamayı erkeklerden daha başarılı kıldırmak... Çok okudukça empatiyi arttırmak...Çok film izledikçe sevgisizliğini hissetmek...Nezaman büyüdük, çocukluk nezaman bitti, nezaman bukadar veren taraf olduk ve sevgisizliğimizi hissedip içimize atar olduk...Kırıldık, ağladık ne sarıldık ne sarılındı ne de sığındık....Daha dün çocuktum ben bu göz yaşları okul yollarının çiçeklerine dökülen sular değil benim benim ta kendimim ...Ne zaman geçti bu ömrün çocukluk yılları ben daha sakızlarımı açmamıştım oysaki....
Agnus....


Devamını okuyun...>>

23 Kasım 2007 Cuma

CENNET İNTERNET Mİ? - CAN DÜNDAR

Cennette seks ve sanal seks tahayyüllerinin bu denli benzeşmesi, o dehşet soruyu akla getiriyor: Öbür dünya İnternet'te mi?

Papa II. Jean Paul geçenlerde yaptığı bir açıklamayla öbür dünyaya inananlara tamiri imkânsız bir darbe vurdu. Bu açıkla­mada Papa, öbür tarafa gidip gelmişcesine ken­dinden emin bir ifadeyle "Cennette seks yok" di­yordu. Papa'ya göre cennete gidenler "Kardeş kardeş yaşayacaklar"dı.
Aktüel, geçen hafta bu açıklamadan yola çıkarak Türkiye'deki din bilginlerine "Bizim cennetin durumu"nu soruyor ve son derece ilginç yanıtlar alı­yordu. Prof. Hüseyin Hatemi ve Mehmet Şevket Eygi cennette fiziki ilişki olmayacağını, daha çok manevi nazların öne çıkacağını söylerlerken, res­mi görüş bu tahmini paylaşmıyordu. Diyanet İşle­ri Başkanı M. Nuri Yılmaz, "Dünyada arzulanan herşey cennette olacaktır." diyerek inananların ruhuna su serpiyordu.
İstanbul İlahiyat'tan Süleyman Ateş ise bu konu­da en cesur açıklamayı yapıyor ve şöyle diyordu: "Cennette seksin en mükemmeli yapılacak. İn­sanlar dünyada tadamadıkları zevkleri tadacak­lar."
Ateş'in verdiği bilgilere bakılırsa cennette erkek­lere verilen hurilerin hepsi bakire... "Bunlar ter­temiz kadınlar," yani "aybaşı, kanama gibi dertle­ri yok." Üstelik "göğüs uçları taze üzüm taneleri gibi..." Ve daha da önemlisi, cinsel ilişkiden son­ra da bekaretlerini koruyorlar.
"Cennetten haberler"in kadınları ilgilendiren bir başka kısmı ise "gılman"lar... Bunlar kadınların emrine verilecek genç, yakışıklı ve bakir erkek­ler... Ateş, gılmanlar sayesinde kadınların "bu dünyada tadamayacakları zevkleri ta­dacaklarını" söylüyor.
Dünyevi bütün yasaklara, "N'asıl olsa cennette ödüllendirileceğiz" diye katlananlar için Papa'nın ve Prof. Hatemi'nin sözleri­nin nasıl bir hayalkırıklığı yarattığı, buna karşın Prof. Ateş'in yorumları­nın nasıl bir teselli olduğu tahmin edi­lebilir. Yine de, yeryüzünde böylesine lanet­lenen bir şeyin öbür tarafta insanlara ödül olarak verilmesi fikri pek inandırıcı değil. O yüzden ben de sırat köprüsünün ötesindeki cennetin bir "seks cenneti" olamayacağı konusundaki yorumları daha "gerçekçi" buluyorum. Prof. Ateş'in ateşli açıklamalarını ise "birbirinden cazip hurilerle gılmanların rol aldığı başarılı bir reklam çalışması ve özendirme çabası" olarak yorumluyorum.

* * *

Cennet spekülasyonlarını okurken benim asıl ilgi­mi çeken ise, "Aktüel 2000"de yayımlanan sanal seks dünyası öngörülerinin, bizim cennet tahayyülleriyle şaşırtıcı bir benzerlik göstermesiydi. Anlaşılan o ki, yarının teknoloji dünyasında sek­sin yeri konusunda da bilim adamlarının kafası karşık. Acaba teknolojinin insan hayatına hükmedeceği bir sanal dünyada seksin yeri ne olacak? Daha doğrusu seks olacak mı? Cinsellik ölecek mi, zen­ginleşecek mi? Bazı bilim adamları bu sorulara yanıt ararken İnternet'ten örnek veriyorlar. İnternet'in küresel ortamı, kimilerine göre seksin sonunu, kimilerine göre ise "insanların hiç tatmadıkları zevklerle yüklü" yeni bir cinsel yaşamı haber veriyor. Tıpkı cennet tahayyüllerinde olduğu gibi İnter­net'te de hurilerin ve gılmanların cirit attığı son derece zengin bir erotizm var, ancak fiziksel an­lamda bir cinsel ilişki yok... Cinsel ilişkinin yerini fantezilerin, bedensel temasın yerini manevi naz­ların aldığı bir teknolojik alışveriş var...
Bilim adamlarının tahminlerine bakılırsa, bu evrende zamanla seks tamamen bir oyuna dö­nüşecek. Bilgisayar başında ekran seksi yapan bütün ka­dınlar bakire, bütün erkekler bakir olacak. Dünyevi sekste olduğu gibi birbirlerini görme­dikleri için hiçbir toplumsal ya da psikolojik baskı altında ol­mayacaklar. "Bir duyan olursa," "Ya beceremezsem" kaygıları olmaya­cak ve insanlar gerçek yaşamda akıllarından bile geçiremedikleri fantezileri sanal dünyada yaşaya­caklar.
Biri kutsal, diğeri sanal bu iki dünyanın gelecek tasarımlarındaki ben­zerlik sizi de şaşırtmıyor mu?
Anlaşılan o ki, İnternet insanlığa yeni bir cennet vadediyor, daha doğru bir deyişle, insanoğlu yeryüzü cennetini İnternet'te ya­şamaya hazırlanıyor.
Yakında bilgisayar dünyasının Papası Bill Gates "İnternet'te seks yok. Aboneler kardeş kardeş yaşayacak” açıklaması yaparsa hiç şaşırmayacağım.


Devamını okuyun...>>

22 Kasım 2007 Perşembe

KOCAMAN

Şimdi ne oldu ki ben anlamadım....Bu sonbaharda da dertler kocaman oldu ben küçücük kaldım...Her bahar geldiğinde tüm geliştirdiğim korungaçlarımla hüzünlerin beni alt etmesine direnme sığınakları açıyorum...Ya açıyorumda ne oluyor ki sanki bir işe yaramıyork ki ...Kebap şişleriyle sanki şişleniyorum.Yani bu tanımlama fazla arabeskse starwars da ki renkli ışın kılıçlarınıda düşünebilirsiniz... Görmemem gereken duymamam gereken hatta beni uzaktan yakından ilgilendirmeyen herşeyi duyuyorum, görüyorum ve üzülüyorum ....Tanrım ben neden kış uykusuna yatamıyorum ki....Keşke böyle bir imkan olsa çok kişinin dünya değiştirdiği en azından şu Kasım ayını yaşamasam hatta Kasımlar mümkünse beş veya on gün olsa....Puhahaa Şimdi diyeceğimki Kasımlar bayram olsa Kasım bir ilkbahar ayı olsa papatyalar açsa, kuzular çayırda koşsa...Heidi de görmüştüm küçükken dünya ya İlkbahar ne de güzel geliyordu...Şehirdeysen bazı kalan erik ağaçlarında açan çiçeklerle minik bir züğürt avuntusu içinde ' Yurduma bahar gelmiş' moduna giriyorda insan . İlkbaharda görünmeyen ağaçlardan bayağı bir yaprak dökülüyormuş...Yerler, sokaklar, etraf Kasımın gelen hüznünü yaşıyor....Hani baharat renkleri vardır tarçın, sumak ,kimyon heryer öyle işte tüm ağaçlar, tüm doğa, kocaman kocaman hemde KOCAMANNNNNNNNNNNNNNNNNNN.....Baharat renginde hüzünler yağıyor bu kasımda da yurduma ....

Agnus...



Devamını okuyun...>>

ZAMANA BIRAKMA BİZİ

son bir defa
dokunur ruhuna
dilimden kalbine
apaçık bir muhtira
zamana birakma bizi
vucutlara böler kalbimizi
başka dudaklar deger
silinir muhrumun izi
sanilmasin yastayım yapyalnizim
yoluma devam edeyim
kaldigim yerden
yalanlardan duvar ördüm
göğsüme bir daha yara almam
vurdugun yerden
son bir defa
gel sarıl boynuma
ayrılıktan bahsetme
ya da git kendi yoluna
ama zamana birakma bizi
vucutlara böler kalbimizi
başkasina gösterme
kalbindeki parmak izlerimi


Devamını okuyun...>>

PARANOYALARDA KAYBOLMA


Önce çok seversin ...Sorgulamadan kendini, yaptıklarını, yaşadıkların çekildikçe girdiğin dipsiz vuslatlardan hiç çıkmak istemediğin bir anda tüm içine atmalarınında tetiklemesiyle uyanırsın....Birde bakarsın günışığı çok yukarlarda seyrediyor...Kıskanç bir insansındır artık, hava ve su O nu kaybetme korkusunun yanında esamesi okunmayacak kadar önemsiz kalmıştır...Her buluşmada, her O na varışta, her O nla tek vücut oluşlarda aynı tedirginlik " Hala benim mi, aklında fikrinde hala ben mi varım" ....Sen artık bir paranoyaksındır kendi gözlerinden dahi kendini kıskanan. Tek optimist yanın hala kendini bilmen...Kendini tanımaz olduğunda kendinden sebep aldatılma hıncıyla yok edeceğin tek şey kocaman bir SEVGİDİR ...Dahası mı ? Kötü yaşanmışlıklar yüzünden yeni ilişkilere güvensiz başlama paranoyaları .....
Agnus


Devamını okuyun...>>