Ne yapacağını bilmez hallere sürüklendiğimizde ne yapacağımıza karar verdiğimiz anda yinede birilerine yada kendimize dahi zarar verebileceğimizi unutmamalıyız..."Ben ne yaptım ?" dememek adına kendini bilmez hale gelirkenki adımları iyi anımsamak lazım ki tekrar aynı duruma gelmiyelim...Canını en çok kendine verdiğin değil sevdiklerine verdiğin acı yakmıyor mu ?
Çok hızlı geçişler yaşatıyor beynim bu aralar kalbime ve ruhuma ...Olmadık hatırlamalarla kah mutluyum kah üzgün...Bu arada "a" harfi üzerine inceltme işareti yapamamak anlatımımda yaratmak istediğin ince estetiği bozuyor ...Siz o "a" ların üzerinde inceltme işareti varmış gibi yapın...
Nekadar çok varmış gibi yapıyoruz...Maskelenmiş tüm bize değmelere maske yokmuş gibi yapıyoruz ya da ( da yı ayırmaktanda nefret ediyorum ) safa yatıyoruz...Elimize ne geçiyor kocaman samimiyetsizlik....
Havalarda kararsız ruh halimi etkiliyor bu ....Bir 4 bir 19 derece olurmu hiç hava ....Neden tüm anlamsızlıklar içinde dengesiz olmaya en çok hakkı olan şeyden aslında istikrar bekliyorumki...İnsan neyi bozsa dengesizleşiyor birde bunu yapmıyormuş gibi davranıyoruz....Hava işte bozduk dengesini....Ağzı yok dili yok ...Somut görüyoruz soyut yaşıyoruz ama ne hissettiğimizi anlamlaştırıp kelimelendiremiyoruz...Neye çok takarsak eğer bilgi sahibi değilsek dengesini bozuyoruz işte....
Offf ceketimi sırtıma alıp gidesim var aslında...Eylem ceketle anlatılınca hani cidden bu kız sıkılmış mı dersiniz oysaki o resimde sırta alınan ceketten hiç olmadı benim...Çanta yada en anlamsızından dertlerimi sırtıma alıp gidesim var buralardan...Biliyorum bilgiç bilgiçsen istediğin kadar uzaklaşsandadertlerin seni bırakmaz diyeceksiniz...O yüzden sırtıma onları alıp gidicem ...Sanırım beynime uyguladıları basınç canımı yakmaya başladı bunu kalbimde hissedebiliyorum....
Birşey anlamamak ne güzelmiş...Yaşasın fransızca şarkılar ....Kahrolsun buna bile anlam yüklemeye çalışan zihnim....
Du pont des supplices Tombent les actrices Et dans leurs yeux chromés Le destin s'est brouillé
Au café de flore La faune et la flore On allume le monde Dans une fumée blonde
[refrain]* Maintenant que deviennent Que deviennent les valses de vienne ? Dis-moi qu'est-ce que t'as fait Pendant ces années ? Si les mots sont les mêmes Dis-moi si tu m'aimes... Maintenant que deviennent Que deviennent les valses de vienne ? Et les volets qui grincent D'un château de province ? Aujourd'hui quand tu danses Dis, à quoi tu penses ?
Dans la rome antique Errent les romantiques Ees amours infidèles S'écrivent sur logiciels
Du fond de la nuit Remontent l'ennui Et nos chagrins de mômes Dans les pages du grand meaulnes
Şarkının türkçe çevirisi:
Azap köprüsünden atlar Aktrisler Krom kaplı gözlerinden Kader uzaklaşır
Flora kafesinde Flora ve fauna Sarışın bir ateşle dünyayı yakar
Şimdi noldu? Noldu viyana valslerine Söyle bana Sana noldu Bu yıllarda Eğer kelimeler aynıysa Bana beni sevip sevmediğini soyle Şimdi noldu? Noldu viyana valslerine Ve tasra da pencere pervazlari Gıcırdayan şatoya Söyle şimdi dansedince Kimi dusunuyorsun?
Eski romada Romantikler aylak aylak dolaşır Sadakatsiz aşklar Yazıtlara yazılır
Gecenin dibinden Yükseldi gene can sıkıntısı Ve cocukluk sıkıntılarımız Devamını okuyun...>>
Hep cümleleri dinlerken kelimelerde gizlenenlerin peşine düşerim...Detaylarda gizlenenleri anlama cabası...Sanırım insanların söylemek istediklerini direkt söyliyemediklerini gözlerindeki samimiyetsizlikten anlıyabiliyorum...Soramıyorum da sanki inciticem oysa incinen benim :)...Nezaman bu samimiyetsizlik düştü insanların içine ve sanki doğalmış gibi yerleşti...Normalden uzaklaşanları normale çeviricek bir makina nezaman bulunur acaba...Bence ışınlanmadan daha çok ihtiyaç var buna :)
Tüm sahteleşen insani tavırlara rağman kar yağıyor dışarda... Mevsimsel bir normallikte olsa geçmişten bir dostu görmüş gibi oldum...Umudum dünyaya dair insanlık kredim bitmek üzere .Yine baharlar gelicek yine papatyalar açacak, hanımellerinin, yaseminlerin huzur veren kokusu yurduma yayılacak ...Tüm sahteliklere karışıp anlayanların, hissedenlerin içine dolucak...
İçinde kaldınmı duygusallık adım adım dolandırıyor bahçesinde insanı ....Silkelenmek elindeyse silkelen çık git bir komedi filmi izle ama ağlama...Biten olayları zamanında bitirememe durumlarındaysan bitir...Sonrasındaki yaşananlar güzel anımsayacağın anıları dahi kirletiyor...Bir gitarın en çok dokunulan notası olmuşsa kalbinin acı veren bölümü kopar at o teli...Yenisi takılana kadar dokundurtma kalbine...Sen iyisimi giy botlarını, al arabanın anahtarını çık o kaldığın kuytulardan ya yağmur yağsın yüzüne yada sen yağ yeryüzüne ama sonlandır ...En acısı beyninde sonlandıramadıkların bunu unutma emi....
En güzel basamaklarındaydım oysaki hayatın paldır küldüresi bir düşüş nerden çıktı şimdi...Burumburum buruşturup bir kenara attığım A4 kıvamındaki hüzünlerimin ortasında buldum kendimi...Güven söylenince nekadar da saraylı bir kelime onur, gurur ve güven....
Her seferinde insanlara dair umudum oldu benim...Hiç yediğim kazıkları, aldatılışlarımı yada incitilmelerimi düşünmedim tanımadıklarıma bile değer verdim...Verdim de ne oldu ? Torunlarıma dahi anlatamıyacağım hayatsal acı tecrübeler olarak bana geri dönüşü oldu...Yok anlatamamam sanılası bir müstehcenlikten değil tamamen kişisel safiyane hallerimin içler acısı durumuna gülen veletler görmek istemiyorum...
Ben farkında olmadan havaya, insanların kendileri için bir nebze dahi kötülük düşünmeyenlere haksızlık etmelerine sebep olacak bir gaz falan mı sıkılıyor :(