19 Nisan 2008 Cumartesi

HIRÇINIM BEN

Hırçınım ben iflah olmaz bir inatçı...Baskı sevmez, kendinden şaşar bildiğinden şaşmaz...Erken yaşamaktan kaderin her adımını yaşım kemale erdi...Ondan bu hırçın tavırlarım...Kaçıp kovalamalarım, kalp acıtmalarım...Acıdan kaçan kalbim saçar çivilerini dilimle olmadık yerlere...Ben hırçınım baskı tanımaz iflah olmaz bir inatçı...Dalgaları duvar gibi duran aslında içinde saklanmaktan yorulan iflah olmaz bir hırçınım ben...Kuytuda kalmış özlemlerini haykıramıyan en fazla ağlayan ama genede çivilerini durduramıyan...Kocaman uykuları kaçıran, kalabalıklara özlemi olan yalnız bir hırçınım ben iflah olmaz bir inatçı...Bir yanım kırılgandır benim içinizi sızlatırım açsam yaralarımı ve işte o dalgalar bana deymemeniz için ve ondan duvar gibi duruşları ve ondan sığlarda olmayışım...Cesareti olan derine gelir ...Gelmezsede kendisi bilir...Hırçınım ben iflah olmaz bir inatçı kaçamıyorum hayattan, kovalamaktan vazgeçtim sevdaları yeni gelmiş bahara daldım ordamısın ve elma dersem çıkar mısın???

Agnus...



Devamını okuyun...>>

GÖZLERİM POLEN DOLDU GÖZ KIRPAMIYORUM


Ne zaman geldiğimi bilmeden olduğum yeri hissederken birde aslında bedenen orda olan benin ruhen orda olmadığımı hissettim...Mıh gibi çakılmışken sahildeki kayaların üstüne elimde ufaladığım simit kırıntıları ve martılardan başka birşey hissedemediğimide anladım...Hüzün dolmuş bedenim biraz daha yaklaşsam denize karışacağımı biliyordum...Bir ruh bukadar kırılgan bukadar mı ağlamaya müsait olurmuş...Olurmuş...Uzaklarda kocaman bir yelkenli aslında bir susam tanesi kadar gözüküyordu. Peki ya ben ben ordan görünebiliyormuydum...Aslında o yelkenliden daha büyüktüm ben kocaman yangınlar yanıyordu bedenimde sanki ufku ben aydınlatıyordum burasıydı gün batımı o batan güneşi kıskandırıcak bir ateştim ben...Koca güneş tüm varlığı ile gezegen bile değilken ben insanmıydım...Döngüsünde takılmış ruhum adım atsa sıçrarken geride ne bırakıcaktı...Acı mı ? Bu bana yakışırmıydı...Ben buraya neden gelmiştim elimdeki ezilen simit için didişen martıları seviyorum onlar kadar kalabalık değilim ve onlar kadar bol kahkahalı ...Oysa ölsem martı olacaktım ben ...Hep onlara özenmemişmiydim o beyazlıklarına ve kalabalıklıklarına...Ama bu kederle olamam martı bile olamam kahkahamdaki acıdan ele veririm kendimi ...Alın elimden simitleri gücümü buraya gelirken harcadım ...Gözümü ayıramıyorum o yelkenliden kimler neler yaşar orda neden ordalar ??? Mutlular mı yoksa yalnızlar mı ??? Güneş sen neden yanıyorsun? seni kim acıttı ? ... Gökyüzüne dönen bakışlarımla üstümdeki maviliğin geceye olan hazırlığında ağlamak geliyor içimden ama ağlıyamıyorum içime akıyor bişeyler genzimden süzüle süzüle ...Savurdum simitleri sahile el salladım güneşe orda güneş burda ben battım ama ağlıyamadım ... Canım yanıyor bahanem hazır gözlerim polen doldu göz kırpamıyorum...Yarın akşam aynı yerde hoşçakal güneş, hoşçakalın martılar ve burda bıraktığım bilmem kaçıncı yalnızlığım....Şahitliğiniz bitti özgürlüğe kavuşup kocaman nefesler alıp gözlerimi acıtan polenlere inat ilkbahara yürüyorum...
Agnus...


Devamını okuyun...>>