
Ne zaman geldiğimi bilmeden olduğum yeri hissederken birde aslında bedenen orda olan benin ruhen orda olmadığımı hissettim...Mıh gibi çakılmışken sahildeki kayaların üstüne elimde ufaladığım simit kırıntıları ve martılardan başka birşey hissedemediğimide anladım...Hüzün dolmuş bedenim biraz daha yaklaşsam denize karışacağımı biliyordum...Bir ruh bukadar kırılgan bukadar mı ağlamaya müsait olurmuş...Olurmuş...Uzaklarda kocaman bir yelkenli aslında bir susam tanesi kadar gözüküyordu. Peki ya ben ben ordan görünebiliyormuydum...Aslında o yelkenliden daha büyüktüm ben kocaman yangınlar yanıyordu bedenimde sanki ufku ben aydınlatıyordum burasıydı gün batımı o batan güneşi kıskandırıcak bir ateştim ben...Koca güneş tüm varlığı ile gezegen bile değilken ben insanmıydım...Döngüsünde takılmış ruhum adım atsa sıçrarken geride ne bırakıcaktı...Acı mı ? Bu bana yakışırmıydı...Ben buraya neden gelmiştim elimdeki ezilen simit için didişen martıları seviyorum onlar kadar kalabalık değilim ve onlar kadar bol kahkahalı ...Oysa ölsem martı olacaktım ben ...Hep onlara özenmemişmiydim o beyazlıklarına ve kalabalıklıklarına...Ama bu kederle olamam martı bile olamam kahkahamdaki acıdan ele veririm kendimi ...Alın elimden simitleri gücümü buraya gelirken harcadım ...Gözümü ayıramıyorum o yelkenliden kimler neler yaşar orda neden ordalar ??? Mutlular mı yoksa yalnızlar mı ??? Güneş sen neden yanıyorsun? seni kim acıttı ? ... Gökyüzüne dönen bakışlarımla üstümdeki maviliğin geceye olan hazırlığında ağlamak geliyor içimden ama ağlıyamıyorum içime akıyor bişeyler genzimden süzüle süzüle ...Savurdum simitleri sahile el salladım güneşe orda güneş burda ben battım ama ağlıyamadım ... Canım yanıyor bahanem hazır gözlerim polen doldu göz kırpamıyorum...Yarın akşam aynı yerde hoşçakal güneş, hoşçakalın martılar ve burda bıraktığım bilmem kaçıncı yalnızlığım....Şahitliğiniz bitti özgürlüğe kavuşup kocaman nefesler alıp gözlerimi acıtan polenlere inat ilkbahara yürüyorum...
Agnus...
Devamını okuyun...>>